Şamil | Kategoriler | Konular

Hile

HÎLE

Aldatacak tarz ve tedbir. Sahtekarlık, düzenbazlık.

Başkasını kurnazca hareket ve
fiilleriyle aldatmak. Alış-verişlerde hîleden maksat, bir
kimseyi söz, fiil ve davranışlarıyla etkileyerek,
satım akdinin onun yararına olduğunu telkin etmek ve onu
piyasa fiyatının dışında bir satış
bedeli ödemeye razı etmektir. Hîle, ayet ve hadislerle yasaklanmıştır.

Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle buyurulur: "Ey
iman edenler, Allah'a ve Peygambere hâinlik etmeyin. Kendiniz bilip
dururken emânetlerinize de hâinlik etmeyiniz" (el-Enfâl, 8/27).
Ebû Hureyre (ö. 57/676)'den rivâyete göre, Hz. Peygamber bir gün
pazar yerinden geçerken elini bir hububât yığınının
içine sokmuş, altının ıslak olduğunu görünce
satıcıya sebebini sormuştur. Satıcı yağan
yağmurun ıslattığını bildirince,
Allah'ın elçisi şöyle buyurmuştur: "Bu
ıslaklığı herkesin görmesi için hububatın
üzerine çıkarman gerekmez miydi? Hîle yapan, bizi aldatan benden
değildir" (Müslim, İman, 164; Ebû Davud, Büyû', 50;
Tirmizî, Büyû', 72).

Bu hadis alış-verişte hile yapmanın
yasak olduğunu gösterir.

Satılan malda ayıp varsa,
satıcının bunu müşteriye açıklaması
gerekir. Ticaret örfünde, satılacak malın kıymetini ve
dolayısıyla satış bedelini azaltan kusurlara "ayıp"
denir (Ali Haydar, Düraru'l Hukkâm Şerhu Mecelleti'l-Ahkâm, I, 554
vd.; Mecelle, mad., 338).

Hadis-i şerifte şöyle buyurulur:

"Satıcı doğru söyler ve sattığı
şeyin ayıbını açıkça beyan ederse, satışı
bereketli olur. Yalan söyler ve sattığı malın
ayıbını gizlerse, satışın bereketi yok olur"
(Buhârî).

Cenâb-ı Allah şöyle buyurur: "Ey iman
edenler, birbirinizin mallarını bâtıl yollarla yemeyiniz.
Bu mallar, sizden karşılıklı rızaya dayanan bir
ticaret yoluyla olursa bu müstesnâdır" (en-Nisâ, 4/29).
"Azap olsun, ölçü de tartıda noksanlık edenlere. Onlar
insanlardan ölçüp aldıkları zaman tam olarak alırlar;
fakat insanlara verilmek üzere ölçtükleri veya onlara tarttıkları
zaman eksiltirler" (el-Mutaffifın, 83/1, 2, 3). "Ölçüyü
ve tartıyı doğru yapın. Biz insana ancak gücünün
yeteceği kadarını yükleriz" (el-En'âm, 6/ 152).

"Ölçüyü tam yapın, eksiltenlerden
olmayın, doğru terazi ile tartın. İnsanların
hakkını azaltmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık
çıkarmayın"(eş-Şuarâ, 26/181-183).

Bu ve benzeri âyet ve hadisler müslümanın bütün
iş ve muâmelelerinde doğru hareket etmesini hîle ve hud'adan
uzak durmasını bildirmektedir.

Allah Rasûlü özellikle ticaret yapanlara bu konuda
şu tavsiyede bulunmuştur: "Bu tüccarlar topluluğu,
alış-verişe boş söz ve yalan yere yemin çokça karıştığı
için bunu sadakalarınızla telâfi ediniz" (Ebû Dâvud,
Büyû', 1).

Hîle, ya sözle veya fiille karşı
tarafı etkilemek suretiyle vuku bulur. Sözlü hile; tarafların
birbirini etkilemek ve akde razı etmek için, bir takım
aldatıcı ve yanıltıcı sözler konuşmasıdır.
Amaç, ayıplı bir malı, müşteriye ayıpsız
gibi satmak veya normalin üstünde bir fiyatla satışı gerçekleştirmektir.
Meselâ, satılan malı mevcut olmayan sıfatlarla övmek, malın
kusurunu giılemek, üçüncü bir kişi
aracılığı ile fiyatın yükselmesini sağlamak
bunlar arasındadır (Abdülkerîm Zeydan, İslâm Hukukuna
Giriş, Terc. Ali Şafak, İstanbul (t.y), s. 521). Fiilî
hile ise; taraflardan birisinin diğerini etkilemek ve alış
verişe razı etmek için birtakım hîleli hareketler yapmasıdır.
Meselâ; kalitesi düşük bir mala, aynı cins fakat kalitesi yüksek
bir malın damgasını vurmak; kalan değeri yüksek olan
kömüre düşük kalitelisini karıştırmak; sütsüz
ineğin memelerini bağlayarak süt biriktirmek ve alıcıya
çok süt varmış gibi göstermek (Buhârî, Büyû', 64) ve
böylece normal fiyatının üstünde fâhiş gabn *
derecesinde bir satış bedeli ile satmak gibi hilelerdir. Günlük
hayatta buna benzer pek çok hile ve aldatma çeşitleri görülmektedir.

İşte, İslâm bütün hîle ve aldatmaları
yasaklamış, müslümanın özünün ve sözünün bir olmasını
istemiştir. Bütün namazların her rek'atında okunan Fâtiha
suresinde "Ey-Rabbimiz, bizi dosdoğru yola ilet" (el-Fatiha,
1/6) dûasının tekrar edilmesi toplumu en doğruya, en güzele
ulaştırma amacına yöneliktir.

Hamdi DÖNDÜREN


Konular