Şamil | Kategoriler | Konular

Harem, haremeyn

HAREM, HAREMEYN

Mekke ile Medine'nin çevresi. Yasak kılınmış,
mukaddes olan şey. Kişinin namusunu koruduğu
yakınları. Çoğulu ehrâm'dır. Yabancıların
girmesi yasak olan ev dâiresine ve bu dâirede oturan kadınlara da
harem veya harîm denir. Fıkhî bir terim olarak, iki kutsal
şehir Mekke ve Medine'nin çevresinde belirli alana kadar olan
yerlere, "iki harem bölgesi" anlamında harameyn veya haremân
denilmiştir. İlk olarak Yavuz Sultan Selim'in
kullandığı Hâdimü'l-Haremeyn ünvânı "İki
harem bölgesinin hizmetkârı" demektir.

Mekke'nin çevresinde bir miktar alana "Mekke
Haremi" veya "Harem-i Şerif", bunun
dışında kalan ve mikat denilen ihrama girme yerlerinin içinde
bulunan alana da "hıll" adı verilir. Harem bölgesi;
Mekke'ye Medîne yolundan üç mil, Yemen yolundan yedi mil, Irak yolundan
yedi mil, Taif ve Arafat yolu üzerindeki Nemire vadisinden yedi mil,
Ci'râne yolundan dokuz mil, Cidde üzerinden on mil uzaklıktaki
alanın çevrelediği bölgeyi içine alır. Mekke hareminin
sınırlarını Cebrâil (a.s) Hz. İbrahim'e göstermiş;
Rasûlullah da aynı sınırları yenilemiş; Hz.
Ömer, Hz. Osman ve Hz. Muâviye bu nirengi noktalarının günümüze
ulaşmasında rol oynamışlardır. Buna göre Mekke
haremi çok eskilere dayanır. Nitekim Hz. Peygamber Mekke
fethedildiği zaman şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz
burası Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günde
haram kıldığı bir beldedir. Burası kıyâmet
gününe kadar Allah'ın haram kılmasıyla haramdır"
(Buhârî, İlim, 37, Cenâiz, 76, Hac 43, Sayd, 8-10, Büyû', 28,
Cizye, 22, Meğâzî, 51, 53; Tirmizî, Hac, 1, Diyât, 13). Mekke'de
Kâbe ve Mescid-i Harâm, harem bölgesinin merkezini oluşturur. Yeryüzünde,
insanların ibâdet etmesi için ilk inşa edilen mâ'bed Kâ'be-i
muazzama'dır. Buna Beyt-i Harâm veya Beytullah (Allah'ın evi)
da denir.

Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulur:

"İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev
Mekke'de bulunan mübârek ve âlemler için bir hidâyet kaynağı
olan kâbe'dir. Orada apaçık deliller vardır. İbrâhim'in
makamı vardır. Kim oraya girerse emniyette olur. Oraya gitmeye gücü
yeten herkese, Allah için Kâbe yi ziyaret edip haccetmek farzdır"
(Âlu İmran, 3/96, 97). "İbrahim şöyle dedi: Ey
Rabbim, bu beldeyi emniyetli kıl" (el-Bakara, 2/126). "Biz
Kâbe yi insanlar için bir toplantı ve emniyet yeri yaptık"
(el-Bakara, 2/ 125). "Biz onları, nezdimizde bir rızık
olarak, herşeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği emin ve
mukaddes (harem) bir yere yerleştirmedik mi?" (el-Kasas, 28/57).
"Çevrelerinde, insanlar kaçırılıp zulmedilirken,
bizim Mekke'yi mukaddes ve emin bir belde
yaptığımızı görmediler mi" (el-Ankebût,
29/67).

Haremde yapılacak iyilik ve kötülükler, diğer
beldelere göre kat kat sonuç meydana getirir. Âyette şöyle
buyurulur: " Kim Mescid-i Haram'da zulmü ile haktan uzaklaşmaya
yeltenirse; biz, ona da ağır bir azâb tattıracağız"
(Hacc, 22/25). Hadislerde şöyle buyrulur: "Mescid-i Haram'da
bir namaz, benim bu mescidimde kılınacak yüz namazdan daha
üstündür" Ahmed b. Hanbel İbn Ömer'den A.b. Hanbel'in
naklettiği rivayette ise; " Mescid-i Haram'da
kılınacak bir namaz, başka yerde kılınacak yüz
bin namazdan daha üstündür" buyurulur.

Hacc, umre veya ticaret gibi bir maksatla Mekke'ye
gelmek isteyen bir müslüman mikatta ihrâma girmek zorundadır.
Bundan sonra İhrâm yasakları başlar. Meselâ, eşiyle
cinsî temasta bulunamaz; avlanamaz; haremdeki yeşil ağaç ve
otları kesip koparamaz.

Medine şehrinin çevresinde de harem bölgesi vardır.
Bu bölge: Şehrin güney ve kuzeyinde Âir (ayr) dağı ile
Sevr dağı arasındaki alanla, doğu ve batıdaki
kara taşlık alanı içine alır. Hz. Peygamber'in "Medine
Ayr'dan Sevr'e kadar haremdir" hadisi ile "Rasûlullah (s.a.s)
Medine'nin doğu ve batısındaki kara taşlık
arasındaki alanları harem kıldı" hadisi bunun
delilleridir (Buhârî, Cihâd, 71, 74, Medîne, I, Büyû', 53, Enbiyâ,
10, Megâzî,27; Müslim Hacc, 445, 446, 455; Tirmizî, Menâkıb,
67). Hz. Peygamber'in belirlediği bu Medîne harem bölgesi on iki
mil kadardır. Bu bölgenin merkezini Hz. Peygamber (s.a.s)'in, ashâbıyla
birlikte bina ettiği mecsid-i Nebî'dir. Bu mescid ilk yapılışında
70 x 60 zirâ' büyüklüğünde iken Hz. Ömer, Osman, Abdülmeük b.
Mervân ve oğlu Velîd tarafından genişletildi. Son
genişletme Suud Ailesi'nden Kral Abdülazîz tarafından
yapıldı. Günümüzde Mescid'in çevresinde geniş bir alan
istimlâk edilerek yeni genişletme çalışmaları
yapılmaktadır.

Medine Harem bölgesi de kutsal bir bölge sayıldığı
için oradaki ameller başka yerlere göre farklı işlem görür.
Hadislerde şöyle buyurulur: "Benim bu mescidimde kılınacak
bir namaz. Mescid-i Haram dışında başka yerlerde
kılınacak bin namazdan üstündür" (Buhârî-Müslim).
İmam Nevevî, bunun Mekke'de olduğu gibi farz ve nâfile
namazları kapsamına aldığını söyler. Çoğunluk
bilginlere göre bu üstünlük mescidin sonradan genişletilen ilâve
kısımlarını da içine alır. İbn Ömer şöyle
demiştir: "Ömer b. el-Hattâb Mescid-i Nebevî'ye ilâve yaptı
ve şöyle dedi: Eğer bu mescid'e Medine
mezarlığına (Cibâne) kadar ilâve yapsaydık, bu
kısımlar da Allah Rasûlü'nün mescidi olurdu" (Zerkeşî,
İ'lâmü's-Sâcid, s. 246 vd.).

Mescid-i Nebevî'de kırk vakit namaz
kılmanın fazileti ile ilgili olarak Allah Rasûlü şöyle
buyurmuştur:

"Kim benim Mescid'imde lıiçbir namaz kaçırmadan
kırk vakit namaz kılarsa, ona cehenem ateşinden berât ve kıyâmet
günü kurtuluş yazılır" (Taberânî, el-Evsat, Enes
b. Malik'ten).

Medine hareminin Mekke hareminden farklı olan
özellikleri vardır. Meselâ; Medine harem bölgesindeki yeşil
ağaç veya otların ihtiyaç olduğu zaman kesilmesi câiz
görülmüştür. Medine Tarım bölgesi olduğu için Hz.
Peygamber'den bu konuda izin istenmiş ve kendilerine Mekke
haremindeki bazı bitkilerin zarûret hâlinde koparılmasına
izin verildiği gibi Medine'de daha geniş izin verilmiştir.
Yine Medine dışında avlanma serbest
bırakılmıştır. Ancak Mekke'ye ihramsız
girilememesi sebebiyle O'nun kutsallığı Medine'den daha
üstün sayılmıştır (ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî
ve Edilletühu, III, 336, 337).

Hamdi DÖNDÜREN


Konular