Şamil | Kategoriler | Konular

Gıbta

GIBTA

Kişinin başkasında bulunan nimetin yok
olmasını temenni etmeyerek aynı nimetin kendisinde de
olmasını arzu etmesi.

Gıpta; bir nevi imrenmek olup İslâmî açıdan
sakıncalı olmadığı gibi kıskançlık da
değildir. Çünkü kıskançlık; başkasında olan
iyi halin ve nimetin yok olmasını arzu etmek olup, bu haram ve kötü
bir ahlâktır. Kur'an ve Hadisde kötülenmiştir. Türkçede
bunu kıskanmak ve çekememek kelimeleriyle ifade ederiz. Halbuki gıbtada
böyle bir arzu yoktur. Yani başkasında görülen nimetin yokluğunu
temenni etmeksizin, sadece kendisinin de aynı nimete sahip
olmasını arzu etmesi demektir.

İlim, zenginlik, yardım vb. gibi hususlarda
gıbta mübah görülmüştür. Fakat, hırsızlık,
tembellik, serkeşlik ve gangsterlik gibi fiiller üzerindeki gıbta
ise yasaklanmıştır (Abdullah Şevket, Ahlâk-ı Dînî,
21).

Resulullah (s.a.s): "Mümin imrenir, münâfık
hased eder" buyurarak hased ile gıpta arasındaki farkı
çok açık bir şekilde izah etmiştir.

Yalnız düşman devletinin elinde bulunan,
gelişmiş teknolojiyle araçlar kitlelere zarar veriyorsa, onun
yok olmasını istemek zarar vermez. İyi
davranışlarıyla topluma huzur dağıtan, iyi
eserleriyle insanların hakla müşerref olmasını
sağlayan kimselere gıbta ile bakmak ve onlar gibi olma özlemini
çekmek, kişiye hem dünyada hem de ahirette, sonsuz mutluluğa
kavuşmalarında büyük faydalar sağlar.

Resulullah (s.a.s), Allah'ın kendisine
verdiği malı hak yolunda harcayan, Allah'ın verdiği
ilimle amel eden ve bunu insanlara öğreten kimseye karşı
hasetliğin olmadığını bilâkis bunun gıbta
ile karşılanması gerektiğini
vurgulamıştır. Bir başka hadis-i şerifde ise
şöyle buyurulmaktadır: "Bu ümmetin durumu şu dört
kişiye benzer:

a) Allah, bir adama mal ve ilim verir. O da ilmiyle
hareket eder.

b) Birine ilim verir, mal vermez. Bu yüzden o şöyle
der: "Rabbim, şayet benim de filanın malı gibi
malım olsaydı, onun gibi elbette iş yapardım.' Bu
ikisi de sevap bakımından aynıdır.

c) Birine mal verir, ilim vermez. O da bu malı
Allah'a isyan olan yerde harcar.

d) Birine de ne ilim, ne mal verilmiştir. Bu da
kalkıp "Şayet benim de filanın malı gibi
malım olsaydı kötü yolda harcadığı şekilde
harcardım' der. Bunlar da günaha eşittirler" (İbn Mâce
İlim,15; Ahmed b. Hanbel, II, 36).

Hadis-i Şerif'ten
anlaşıldığı gibi teknimete sahip kimse buna sahip
olamayan kimsenin ona sırf hizmet için gıbta etmesinde bir
sakınca yoktur. Yalnız kötülük yapma hususunda bu fiili işleyen
kimseye imrenmenin günah olacağı açık bir şekilde görülmektedir.

"Sabah akşam Rablerinin
rızasını dileyerek O'na yalvaranlarla beraber sen de sabret.
Dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o
kimselerden ayırma. Bizi zikretmesini kendisine unutturduğumuz
ve içinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma" (el-Kehf,
18/28) buyruğunda salihlere uymanın anlamı açıklamaktadır.
Hz. Musa: "Sana öğretileni bana hayra götüren bir bilgi
olarak öğretmen için peşinden gelebilir miyim?" (el-Kehf,
18/66) demiştir. Hızır (a.s)'a (bk. el-Kehf sûresi).

Bilinçli müslüman, insanların
hayırlılarına gıbta eder, ins ve cin
şeytanlarından kötülüklerden uzaklaşır. Sünenlerde
ittifakla rivayet edilen hadislerde anlatıldığına göre:
İnsanlar altın ve gümüş madenleri gibidirler...
Tanışanlar dost olur, birbirlerine görmemezlikten gelenler anlaşmazlığa
düşerler.

Yalnız iki şeye gıbta edilir: Biri
Allah'ın mal verip hak yolda harcamaya muvaffak
kıldığı kişi; diğeri de Allah'ın
kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları
başkalarına öğreten kimse. Allah'ın birbirinden
üstün kıldığı şeyleri kovuşturmaz (en-Nisâ,
4/32).

Şamil İA


Konular