Şamil | Kategoriler | Konular

Füru

FÜRÛ'

Dallar, kısımlar, ikinci derecede önemli
şeyler, ayrıntılar, teferruatlar. Furû'un tekili olan fer'
kelimesi "asl' kelimesinin zıddı olup "kendisinden
başka birşeye bina edilen herhangi birşey" diye tarif
edilir (es-Seyyid eş-Şerif el-Cürcânî, et-Ta'rîfât,
İstanbul 1283, s.111).

Bu kelime çeşitli ilimlerde kullanılır.
Fakat daha çok fıkıh ve fıkıh usûlü ilminde kullanılan
bir terimdir. Çünkü fıkıh ilmi herşeyden önce "usûl"
ve "fürû" diye ikiye ayrılır. Fıkıh usulü,
fıkıh ilminin köklerini (kaynaklarını) veya
dayandığı delilleri konu olarak ele alan ve bu deliller
vasıtasıyla hüküm çıkarma metodlarını anlatan
bir ilimdir.

Böylelikle "fürû'", tanımını
verdiğimiz usûl-i fıkıh üzerine bina edilen ve fıkhın
bölümlerinden birine isim olarak verilen bir terimdir. Fıkıh
usûlünde konulan metodlar çerçevesinde ayetlerden ve hadislerden çıkarılarak
tesbit edilmiş hükümler furû' fıkhın konusunu
oluşturur. Bu sebeple fıkıh ilmini meydana getiren usûl,
furû' ve kaideler birbirine sıkıca bağlı
olduklarından, ayrı ayrı düşünülmesi gerekir.

Fıkıh usûlüne dair birçok eser yazılmıştır.
Fakat bunlar usûl kitaplarından daha çok fürû' konularını
içeren eserlerdir. Bu gibi fürû'a dair fıkıh kitapları
genellikle temizlik bölümüyle başlar; bunları ibâdet yani
namaz, oruç, hac ve zekât konuları izler. İbâdet
bölümlerinden sonra "muâmelât" dediğimiz
kısımlar gelir. Muâmelât konuları ise, genellikle,
alış-verişler, kefâlet, havâle, muhakeme usulleri,
şahitlik, miras hukuku... gibi konulardır. Bu ve bunun gibi
konular, Kur'an 've hadisten çıkarılan hükümler ve âlimlerin
kendi görüşleri ile birlikte, en ince noktalara kadar inilerek,
meseleler anlatılmış ve ortaya konulmuştur Meselâ
es-Serahsî'nin (544/ 1149), Mebsut'u; el-Kâsânî'nin (587/1191)
el-Bedâyiü's-Sanâyi; İmam Şâfiî'nin (204/819) El-Ümm'ü,
fücû'a dair fıkıh kitaplarından birkaç örnektir.

Furû'nun diğer bir anlamı da; Kişinin
anne ve babası, bunların anne ve babaları... sonuna kadar
usûlü; buna karşılık, çocukları, çocuklarının
çocukları ...sonuna kadar da furû'udur. Kişi fürû'una zekât
veremez. Zira bunlara bakmakla yükümlüdür. Mirasından da belli
hisselere sahiptirler. Bir kadı (yargıç) kendi fürû'nun davasına
bakamaz. (Ayrıca bk. ferd).

Talat SAKALLI


Konular