Şamil | Kategoriler | Konular

çorap üzerıne meshetmek

ÇORAP ÜZERİNE MESHETMEK

Çorap, Arapça "cevreb"in Türkçe söylenişidir.
Bu kelime Farsça "kevreb" kelimesinin Arapça'ya geçmiş
şeklidir. Çoğulu "cevârib"dir. Müfredi, "ayak
sargısı" anlamına gelir (İbn Manzûr,
Lisânü'l-Arab, Beyrut 1300, I, 263). Örfte sargı sözcüğü
dikişsiz olana tahsis edilmiştir. Çorap, dikişli ve
örgülü şeylerden olup, mest gibi ayağa giyilir. Acaba çorap,
mest hükmünde midir? Onun üzerine meshetmek caiz midir?

Ayağa giyilen ve "mest" denilen veya
mest hükmünde bulunan şeyler üzerine abdest alınırken
mesh edilmesi caizdir. Bu, dinin gösterdiği bir
kolaylıktır. Hanefîlere göre ayağa giyilen bir şeyin
mest sayılması için şu özellikleri taşıması
gerekir:

1) Mestler, bağsız olarak ayakta durabilecek
derecede kalın olmalıdır.

2) Ayağa giyilen bir mestle en az bir fersah, yani
üç mil kadar yol yürümek mümkün olmalıdır.

3) Mestler dışarıdan
aldığı suyu hemen içine çekerek, ayağa
ulaştıracak incelikte olmamalıdır.

4) Ayakları topuklarıyla birlikte her
taraftan örtmüş bulunmalıdır.

Hz. Peygamber'in abdest alırken deriden
yapılmış mestler üzerine meshettiği sağlam
hadislerde nakledilmiştir. (Buhârî, Vudû, 35, 48, Salât, 7, Meğâzî,
81; Müslim, Tahâre, 72, 73, 75, 80; Ebû Dâvud, Tahâre, 12, 60, 61,
63, 66). Şîa ve Hâricîler dışında bütün fakihler
bu konuda görüş birliği içindedirler. Arapça mest, "huffe"
karşılığıdır. Huffe de yukarıda
şartlarını belirttiğimiz "mest"i ifade eder.
Ancak bunun dışında Allah Rasûlü'nün çorap üzerine
meshettiği de olmuştur. Muğîre (r.a.) şöyle der:
"Allah Rasûlü abdest aldı, iki çorabı ve iki pabucu
üzerine meshetti." (Ebû Dâvud Tahâre, 61; Tirmizî, Tahâre, 74,
75; İbn Mâce, Tahâre, 88; İbn Hanbel, IV, 252).

İslâm bilginleri, abdest alınırken,
üzerine deri kaplanmış veya altlarına pençe vurulmuş
olan çoraplara meshetmenin cevazında görüş birliği içindedir.
Ancak bu nitelikte olmayan âdi çoraplar üzerine meshetmenin hükmü
konusunda görüş ayrılığı vardır. Ebû
Hanife, Mâlikî ve Şafiîler bunun caiz olmadığını
söylerler.

Ebû Hanife deri ile kaplanmamış veya
altına pençe vurulmamış olan çoraba meshi caiz görmez.
Çünkü çorap, mest anlamına gelmez. Onunla, altına pençe
vurulmadıkça uzun yol yürümek mümkün olmaz. Çorap üzerine
meshe cevaz veren hadis buna hamledilir. Ancak Ebû Hanife'nin ömrünün
sonuna doğru aksi görüşte olan Ebû Yusuf ve İmam
Muhammed'in ictihadına döndüğü nakledilir. O, hastalık günlerinde
çorapları üzerine meshetmiş ve öğrencilerine şöyle
demiştir: "İnsanları menetmekte olduğum şeyi
yaptım". Bu, onun önceki görüşünden döndüğüne
delil sayılmıştır.

Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre çoraplar kalın
olur ve altını göstermezse, üzerlerine meshetmek caiz olur.
Çünkü Nebî (s.a.s.) çorapları üzerine meshetmiştir. Çorap
kalın olunca, onunla yol yürümek mümkün olur. Günümüzdeki kalın,
keçeleşmiş yün çoraplar gibi. Buna göre, hanefilerde kalın
çorapla bir fersahtan fazla yol yürümek mümkün olduğu, kendi
koncu üzerinde durabildiği ve altını göstermediği,
ya da altına hemen suyu geçirmediği için meshin cevazına
fetvâ verilmiştir. (el-Kâsânî Bedâyiu's-Sanâyî', I, 10;
İbnü'l-Hümâm, Fethu'l-Kadîr, I, 108 vd.; İbn Rüşd Bidâyetü'l-Müçtehid
I,19; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 295; Vehbe ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî
ve Edilletühü, I, 343, 344, 345; Seyyid Sâbık Fıkhu's-Sünne,
Kahire 1365, I. 53; İbn Abîdîn Tercümesi, İstanbul 1982, I,
428-430; Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, İstanbul 1985, s.
82, 83)

Hamdi DÖNDÜREN


Konular