Şamil | Kategoriler | Konular

Bezr

BEZR

Tohumu verimsiz ve çorak yerde israf etmek, malı
Allah'a isyanda, gereksiz ve faydasız yerde kullanmak.

İslâm, orta yol olduğu gibi, İslâm
ümmeti de orta ümmettir; yani, düşüncede ve davranışta,
almada ve vermede, kısaca insan hayatının her
safhasında ifratın ve tefritin İslâm'da yeri yoktur.
İslâm, mülk her şeyden önce Allah'ın olduğu için,
kişiye tahsis edilmiş özel mülkü bile dilediği
şekilde ve dilediği yere harcama yetkisi vermemiştir. Her
şeyden önce, müslüman yeryüzünün halifesi olarak,
yeryüzündeki geçim kaynaklarını bu hilâfetin gerektirdiği
biçimde kullanmak, üretmek ve dağıtmakla yükümlüdür. Öyle
ki, kişi üzerinde nefsinin bile bir hakkı olduğundan, mal
benim, beden benim' anlayışı içinde tıka basa yemek
veya kendisini yemek ve içmekten mahrum etmek, ifrat ve tefrit olduğu
için yasaklanmış ve bedenin de, malın da Allah'a kulluk
sınırları çerçevesinde kullanılması
emredilmişti.

Dünya, âhiretin tarlasıdır ve âhirette
biçeceği ekini kişi dünyada eker; Cenneti'ni de Cehennemi'ni
de dünyada hazırlar. Attığı her adım, söylediği
her söz insan için âhiret tarlasına atılmış bir
tohumdur. Bu bakımdan, müslüman, sözünde ve davranışında
ölçülü olmak, tohum israfında bulunmamak ve azamî verimi elde
etmeğe çalışmak zorundadır. Bu bağlamda olmak
üzere, akrabanın, düşkünlerin, fakirlerin ve yolcuların...
Müslüman üzerinde hakları vardır. Gerek insaniyet, gerekse
kişinin kazanmasına yol açan güç, kabiliyet, toprak, su,
ısı, ışık gibi temel öğelerin Allah vergisi
olması ve muhtaçların da Allah'ın kulu bulunması bu
hakkı gerekli kıldığı gibi; dünya hayatının
ahenk ve düzeni de böyle bir hakka sebebiyet vermektedir. Ayrıca,
bu hakkın ifâsı da öyle rastgele olamaz. Her şeyden önce,
verimsiz ve çorak arazi kendisine atılan tohumu vermeyeceği
gibi, rastgele her toprağa atılan tohum da sahibini memnun etmez.
Bu bakımdan, malın harcanma yeri, miktarı ve şekline
de gereken dikkat gösterilmelidir ki; kişi ektiğinin
karşılığını bol bol alsın. Bu yüzden,
Kur'ân "Akrabaya, düşküne ve yolcuya hakkını ver:
sakın bezr'e de gitme; çünkü bezredenler şeytanların
kardeşleridir. Şeytan ise, Rabbi'ne karşı çok
nankördür. Elini de boynuna asıp bağlama ve bütün bütüne
de yayma; sonra kınanmış ve perişan olarak oturup
kalırsın " (el-İsrâ, 17/26-27, 29) buyururken;
bezredeni, her yaptığı boşa giden ve Allah'ın
nimetlerini inkârla kesin küfre düşen şeytanın
kardeşi yapmakla, Allah rızası dışında ve
İbn Abbas'la İbn Mes'ud'un tefsiri üzere, her türlü yersiz
harcamayı bezr' ve Allah'a karşı nankörlük saymaktadır.
Müslüman, ne ekonomik durumunu çökertecek ölçüde verip kendisini ve
çoluk çocuğunu başkalarına muhtaç edecek; ne de malını
faydasız yerlere, gösteriş, lüks ve günaha sarfedecektir. O,
malını da, bedenini de, bilgi ve zekâsını da
Allah'ın çizdiği ölçüler içinde kullanmak zorundadır.

Ali ÜNAL


Konular