Şamil | Kategoriler | Konular

Bakire

BÂKİRE

Kızoğlankız, cinsî temasta bulunmamış;
henüz el değmemiş; kullanılmamış, eskimemiş.

Arapça olan bu kelimenin doğrusu "bikr"
dir. Bikr hem erkek hem de kadın için kullanılır. Her
şeyin ilk haline tamamına, evveline bikr denir. Bâkire
kelimesinin kullanılması galat-ı meşhurdur (bk.
Muhammed Salâhî, Kamûs-i Osmânî, İstanbul 1313, II, 81).

Burada bâkireden maksat, kızlık halini
muhafaza eden, cinsî ilişkide bulunmamış kızdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) hadis-i şeriflerinde
bâkire ile evlenmeyi teşvik etmiştir. Çünkü onunla ülfet
etmek, sevişmek ve onu kendine bağlamak daha kolay ve güzel
olur. Bununla beraber Resulullah (s.a.s.) dul ile evlenenlere de hayır
dua buyurmuştur.

Cabir b. Abdullah'tan şöyle rivayet edilmiştir:

"Babam Abdullah öldü. Geride dokuz (veya yedi) kız
bıraktı. Ben dul bir kadınla evlendim. Resulullah bana:

- Ya Cabir! Evlendin mi?" diye sordu. Ben de:

"- Evet, evlendim" dedim. Resulullah:

- Kız mı, yoksa dul mu?" dedi. Ben:

"- Dul, ya Resulullah" diye cevap verdim. -
Kendisiyle oynaşacağın ve seninle oynaşacak (yahut da
güldüreceğin ve seni güldürecek) bir kızla evlenseydin ya?"
buyurdu. Ben de kendisine:

"- Babam Abdullah, Uhud'da şehit oldu. Fakat
geride dokuz (yahud yedi) tane kız bıraktı. Doğrusu
ben de bunların arasında kendileri gibi genç bir kız
getirmeyi hoş görmedim de onların işlerini görecek ve
onları terbiye edecek bir kadınla evlenmeyi uygun gördüm"
dedim. Resulullah:

-Allah eşini sana mübarek eylesin " buyurdu.
(Müslim, Rada', 56)

Resulullah (s.a.s.)'ın hanımları içerisinde
kız olarak evlendiği sadece Hz. Âişe validemiz vardı.
Diğer bütün hanımlarıyla dul olarak evlenmişti. Bu
bakımdan Hz. Âişe validemiz bununla iftihar ederdi. Bir defa
Hz. Âişe validemiz Resulullah (s.a.s.)'a:

"- Ya Resulullah! Lütfen bana bildirir misin? Sen
bir vadiye insen de orada bir mahsulü yenilmiş bir ağaç, bir
mahsulü yenilmemiş bir ağaç bulsan, deveni hangisinde yayar,
otlatırsın?" diye sordu. Resulullah (s.a.s.):

- Başkası tarafından otlatılmayan
ağaçta" dedi.

Hz. Âişe bu sorusu ile Resulullah'ın
kendisinden başka bâkire birisi ile evlenmediğini kasdetti."
(Buhârî, Nikâh, 9)

İslâm hukukunda bâkirelerle ilgili bazı
özel hükümler vardır. Şöyle ki; hür, akıllı ve
bulûğa ermiş bir kadın kendi rızası ile evlenip
nikâh akdi yapabilir. Bir veli bûluğ çağına eren
kızını evlenmeye zorlayamaz, onun razı olup
olmadığını sorar. Kız bâkire ise susması
veya gülümsemesi onun evlenmeye razı olduğu anlamını
taşır. Dul kadının ise açıkça izni gerekir. Kızın
ağlaması veya gülmesi de yerine göre rızası
sayılır. Ebû Hüreyre (r.a.)'den Resulullah (s.a.s.)'ın
şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Dul kadın,
kendisinin açıkça emri alınmadıkça nikâh olunmaz. Er
görmedik kız da kendisine sorulup izni alınmaksızın
nikâh olunmaz. "Orada hazır bulunanlar: "Ya Resulullah! Bâkire
bir kızın izni nasıl olur?" diye sordular. Resulullah!
"Onun izni sükût etmesidir" buyurdu. (Buhârî,Nikâh, 41).

Bir rivayette ise Hz. Âişe (r.a.) şöyle
demiştir. Ben: "Ya Resulullah! Er görmedik kız utanır
(rızasını bildiremez) dedim. Resulullah (s.a.s.): "Bâkirenin
rızası susmasıdır" buyurdu. (Buhârî, Nikâh,
41).

Ancak izin istemek velisi dışında
başka bir kimse tarafından olursa bu takdirde kızın
konuşup iradesini açıkça beyan etmesi şarttır.

Bir kızın bekâreti sıçramakla, âdet
görmekle, yaralanmakla veya yaşlanmak suretiyle zail olursa bâkire
sayılır. İmam Âzam'a göre bir kızın bekâreti
zina sûretiyle bile zail olsa bâkire hükmünde olur, nikâh sırasında
susması rızası sayılır.

Evlilik akdi sırasında koca tarafından
kadına verilmesi gereken mehir evlilik akdi sırasında tayin
edilmemişse, daha sonra onun, hanımına, emsâline verilen
kadar mehir vermesi gerekir. Bu hususta da kızın bâkire olup
olmaması nazarı dikkate alınır.

Durak PUSMAZ


Konular